8 Aralık 2021 Çarşamba

Almanca Zamanlar (Geçmiş, Şimdiki, Geniş, Gelecek)

Almanca zamanlar toplamda 6 tanedir;

1. Geniş Zaman (Präsens)
2. Genişte Bitmiş (Präsens Perfekt)
3. Basit Geçmiş (Imperfekt/Präteritum)
4. Geçmişte Bitmiş (Plusquamperfekt)
5. Gelecek (Futur I) 
6. Gelecekte Bitmiş (Futur II)

Bu 6 zamanı daha kolay öğrenmek açısından gruplar halinde ayırabiliriz;

1. Geniş

Prasens

2. Geçmiş zaman grubu

Perfekt
Imperfekt/Präteritum
Plusquamperfekt

3. Gelecek

Futur 1
Futur 2

Gördüğünüz gibi, gruplandırma yaptığımızda Almanca zamanlar öğrenilmesi oldukça basit oluyor.

Şimdi, her bir zaman dilimini ele alalım.

Almanca zamanlar

Almanca Geniş Zaman

Almanca geniş zaman dilimi; her zaman, genellikle, sık sık yapılan eylemleri ya da oluşları ifade edebilmemiz için kullanabileceğimiz bir zaman dilimidir.

Örneğin; karşınızda bir kişi var ve o kişinin saçı sarı renkli. Bu kişi için “Şu kişinin saçı sarı renklidir.” şeklinde cümle kurarız.  Bu kurulan cümle “geniş zamanlı” bir cümledir.

Peki, o kişinin saçının sarı renkli olduğunu söylemek için neden geniş zaman diliminde cümle kurduk? çünkü; o kişinin saçı; siz onun saçlarını görmeden önce de sarıydı, şu an hala sarı ve gelecekte de muhtemelen hala sarı renkli olmaya devam edecek.

Almancada geniş zaman cümlesi nasıl kurulur?

Präsens (Basit Geniş Zaman)

Şahsa göre; -e, -st, -t, -en, -t, -en eklerinden birisi kullanılır.

Örneğin “machen” (yapmak) fiilini ele alalım.

Ich mache (yaparım)
Du machst (yaparsın)
Er/Sie/Es macht (yapar)

Wir machen (yaparız)
Ihr macht (yaparlar)
Sie machen (yaparsınız)

Sonuç: “machen” fiilinin mastar eki olan “-en” kaldırılarak, şahsa göre çekim ekleri eklenmiştir ve böylece geniş zamanda çekim yapılmıştır.

Almanca geniş zaman (Prasens)


Almanca Geçmiş Zaman

Almanca geçmiş zaman ikiye ayrılır.

1. Basit Geçmiş Zaman (Imperfekt ya da Präteritum)

Geçmişte olmuş, bitmiş eylemler ya da oluşları ifade etmek için bu zaman dilimi kullanılır.

Örneğin;

O, okula gitti.
Bilgisayarı kapattım.

Almanca geçmiş zaman cümlesi nasıl yapılır?

Fiilin mastar eki kaldırılır ve şahsa göre sırasıyla; -te, -test, -te, -ten, -tet, -ten eklerinden birisi gelir.

Örnekler;

Ich machte. (yaptım)
Du machtest. (yaptın)
Er/Sie/Es machte. (yaptı)

Wir machten. (yaptık)
Ihr machtet. (yaptılar)
Sie machten (yaptınız)

2. Genişte Bitmiş Zaman (Perfekt)

Bu da, tıpkı basit geçmiş zaman gibi, geçmişte bitmiş olan eylemler, oluşlar için kullanılır ama bu zaman diliminin farkı ise biten eylemin ya da oluşun etkisini vurgulamaktır.

Bu zaman diliminde cümle kurabilmek için; haben ya da sein fiilini (ana fiil hangisine uygunsa) yardımcı fiil olarak kullanırız. Ana fiil ise geçmiş zaman formunda kullanılır.

Burada iki önemli nokta var;
  1. Haben - sein, şahsa göre, geniş zamandaki gibi çekimlenir.
  2. Haben - sein fiilinin yardımcı olduğu ana fiil ise şahsa göre çekimlenmez. Sabit bir formu vardır ve o form, tüm şahıslar için geçerlidir.
Aşağıdaki Almanca geçmiş zaman örnekleri incelediğinizde zaten hem basit geçmiş ile geçmişte bitmiş zaman arasındaki farkı hem de genel olarak cümlelerin kurulma mantığını anlamış olacaksınız.

Sie lernte englisch.
(O, İngilizce öğrendi.)

Sie hat englisch gelernt.
(O, İngilizce öğrendi.)

Her iki cümleyi karşılaştıralım;
  • Her ikisi de aynı anlamı veriyor.
  • Birinci cümlenin kurulma amacı, “öğrenme” eyleminin geçmişte yapılmış ve bitmiş olduğunu ifade etmek; ikinci cümlenin kurulma amacı ise “öğrenme” eyleminin geçmişte yapılmış ve bitmiş olduğunu, bu yüzden dolayı da “öğrenme” eylemi sonucunda kazanılan “İngilizce konuşabilme” becerisinin etkisinin olduğunu vurgulamaktır.
  • İlk cümlede çekim, “geçmiş zaman eki” ekleme yolu ile yapılmış; ikinci cümlede ise haben fiilinin yardımcı fiil olarak kullanılarak, ana fiilin de geçmiş zamanlı hali kullanılarak yapılmış.

Sie kann Englisch sprechen, weil sie Englisch gelernt hat.
(O, İngilizce konuşabilir çünkü İngilizce öğrendi.)

Wir haben das Auto vor 1 Stunde repariert, also wird es jetzt wahrscheinlich funktionieren.
(Arabayı 1 saat önce tamir ettik, bu yüzden muhtemelen şimdi çalışacaktır.)

Gördüğünüz gibi bu cümlelerde geçmişte yapılmış olan bir eylemin, devam eden etkisi vurgulanıyor.

Almanca geçmiş zaman (imperfekt - prateritum)

3. Geçmişte Bitmiş Zaman (Plusquamperfekt)

Bu zaman diliminden pek bahsetmeyeceğim çünkü gündelik hayatta neredeyse hiç kullanılmaz. Genellikle Türkçedeki “-miş, -mış” ile biten kiplere denk gelir. Hikaye anlatımlarında ya da geçmişte yapılmış olan bir eylemden önce yapılmış olan diğer eylemi ifade etmek için kullanılır.

Almanca Gelecek Zaman

Futur 1 ve 2 olmak üzere ikiye ayrılır.

1. Futur 1 (Gelecek Zaman)

  • “werden” yardımcı fiili ile birlikte ana fiil mastar halde kullanılarak yapılır.
  • Şahsa göre sırasıyla; werde, wirst, wird, werden, werdet, werden
Ich werde gehen.
(Gideceğim.)

Er/Sie/Es wirst gehen.
(O, gidecek.)

2. Futur 2 (Gelecekte Bitmiş Zaman)

Gelecekte yapılacak eylemin, yapılacağı belirli bir zaman aralığını belirtmek için kullanılır.
  • Werden yardımcı fiili bu zamanda da kullanılır.
  • Fiilin türüne göre sein/haben yardımcı fiili kullanılır.
  • Ana fiil geçmiş zaman formunda kullanılır.

Wenn du nach Hause kommst, Ich werde weg gewesen sein.
(Sen eve geldiğinde, ben gitmiş olacağım.)

Almanca gelecek zaman (futur)

Almanca zamanlar konusunu olabildiğince açık ve net anlatmaya çalıştım. Umarım işinize yaramıştır.

3 Aralık 2021 Cuma

Akkusativ Nedir?

Akkusativ nedir en sade tanımı ile Almancada, isim türünden kelimelerin “i hali” olarak tanımlanan hale dönüşmesine, akkusativ denir.

akkusativ nedir

İsim türünden kelimeler derken, kastettiğim kelimeler; evrende varlığı söz konusu olan şeyleri “adlandırma görevi” üstlenmiş kelimelerdir.

Mesela “bardak” kelimesinin isim olup, olmadığını söyler misiniz?

Cevap basit; “bardak” kelimesi, evrende bulunan bir nesneyi “adlandırma” görevi üstlenmiş olduğundan dolayı, isimdir. Aynı şekilde insan, hayvan, ülke isimleri de yine isimlerdir.

Bu isim türünden kelimeleri cümle içerisinde kullanırız. Cümle içerisinde kullandığımızda ise şekil değiştirmeleri gerekebiliyor. 

Yani, isim türünden bir kelimeyi cümle içerisinde her kullandığımızda şekil değiştirmez, sadece gerekliyse şekil değiştirir.

İsim türünden bir kelimenin alabileceği dört farklı şekil vardır. Bu şekillere ismin halleri denir.

Bunlar;

normal hali (nominativ)
-i hali (akkusativ)
-e hali (dativ)
-nin/-nın hali (genetiv)

İsim türünden bir kelimeyi, cümle içerisinde kullandığımızda, ya normal halde kullanırız ya da yukarıda sıralandırmış olduğum diğer üç halden birisine dönüşür. Bu durum hem Türkçe hem de Almanca için geçerlidir.

Örneğin “der Garten” (bahçe) kelimesini ele alalım. Bu kelimeyi bir cümle içerisinde kullanalım. Göreceksiniz ki bu kelimenin hem Almancası hem de Türkçesi hal değiştirmiş olacaktır.

Ich sehe den Garten.
(Bahçeyi görüyorum.)

Yukarıdaki cümleye bakalım. Cümlenin Almancasında “der” artikelinin “den” şeklini almış olduğunu görmekteyiz. İşte bu, bize o kelimenin akkusativ hale, yani i haline dönüştüğünü göstermektir.

Cümlenin Türkçesine baktığımızda ise “bahçe” kelimesinin “bahçeyi” şeklini almış olduğunu görmekteyiz. Bu da, bize o kelimenin Türkçedeki i halini göstermektedir.

Öyleyse kural şu dur; Almancada, isim türünden bir kelimenin akkusative dönüştüğünü artikelinden anlarız.

Fakat bu kural, sadece artikeli “der” olan kelimeler için geçerlidir. Bildiğiniz gibi Almancada kelimeler cinsiyete göre ayrılmaktadır.

Üç farklı grup var; kadın, erkek ve cinsiyetsiz grup. Kadın cinsiyetine ait olanlar “die”, erkekler “der”, cinciyetsiz “das” artikelini alır.

der artikeli “den” şeklini alsa da,
die ve das artikelleri aynı kalmaktadır.

Örnek;

Ich sehe das Buch.
(Kitabı görüyorum.)

Bu cümlede “das Buch” (kitap) kitabı, aslında i halindedir ama artikel değişim göstermediği için sanki normal haldeymiş gibi görünüyor.

Bu gibi cümlelerde çeviri yaparken fiile bakmalıyız. Eğer fiil, akkusative dönüştürücü bir etkiye sahipse (ki Almancadaki fiillerin büyük bir kısmı bu etkiye sahiptir), o kelimenin akkusativ halde olduğunu kolayca anlarız.

Sonuç olarak; akkusativ nedir sorusuna verebileceğim en kısa ve öz yanıt; ismin i halidir. Bu konu ile ilgili bilmeniz gereken en önemli şey ise sadece der artikelinin den şeklini aldığıdır. Diğer iki artikel die, das ise şekil olarak aynı kalmaktadır ama anlam olarak tabii ki değişim göstermektedir.

Dikkat etmeniz gereken bir diğer konu da, cümlenin fiilinin cümlede kullanılmış olan isim türünden kelimeyi etkileyip etkilemediğidir. Çünkü eğer etkilememiş ise bu durumda o isim türünden kelime nominativ yani normal halde kalmıştır.

Çok basit bir örnek ile bu durumu daha net anlaşılır hale getireyim;

Bu örnek cümlede kullanacağımız isim türünden kelime şu olsun; der Schlüssel (anahtar)
Kullanacağımız fiil ise şu; nehmen (almak)

Cümlemizi kuralım;

Ich nehme den Schlüssel zurück.
(Anahtarımı geri alıyorum.)

Şimdi bu cümlede şuna dikkat;

  1. der, den olmuş yani isim Schlüssel kelimesi i haline dönüşmüştür.
  2. “nehmen” fiili, ismi doğrudan etkileyip, dönüştürmüştür.

Başka bir cümle kuralım;

Dies ist der Schlüssel, den ich nehmen werde.
(Bu, alacağım anahtardır.)

Bu cümlede;

  1. İsim normal haldedir çünkü fiil, o ismi doğrudan etkilememiştir.
  2. Yan cümleciğin başındaki “den” ise “ilgi zamiri” görevini üstlenerek, “Schlüssel” kelimesini temsil etmektedir ve “nehmen” fiili, bu kelimeyi doğrudan etkilediği için “der” olması gerekirken “den” şekline dönüştürmüştür.

Bu yazıda akkusativ nedir olabildiğince açık anlatmaya gayret ettim. Umarım anlatabilmişimdir. Eğer anlamadığınız bir ayrıntı olursa aşağıdaki yorum formundan bana sormaktan çekinmeyin.

Akkusativ cümle örnekleri

Akkusativ cümle örnekleri Türkçe anlamları ile birlikte aşağıda bulabilirsiniz. 


Ich sehe den Nachbarn jeden Tag.
(Komşumu her gün görüyorum.)

Ich besuche den historischen Ort.
(Tarihi yeri ziyaret ediyorum.)

Akkusativ cümle örnekleri


Ich habe den Namen des Liedes vergessen.
(Şarkının adını unuttum.)

Ich höre das Lied jeden Tag.
(Bu şarkıyı her gün dinliyorum.)

Ich esse oft die Schokoladenpizza.
(Bu çikolatalı pizzayı sık sık yerim.)

Ich werde das Land besuchen, in dem ich geboren wurde.
(Doğduğum ülkeyi ziyaret edeceğim.)

2 Aralık 2021 Perşembe

Almanca öğrenmek istiyorum nasıl öğrenebilirim [ÇÖZÜLDÜ]

Almanca öğrenmek istiyorum nasıl öğrenebilirim diye soruyorsanız şu an doğru bir yerde olduğunuzu söylemek istiyorum. Ben, bir Almanca öğretmeni olarak, sizlere bu dili olabildiğince net ve hızlı bir şekilde öğretme gayreti içerisindeyim.

Peki, şimdi ne yapmanız gerekiyor?

Sizlere birkaç tavsiye sıralandıracağım. Yapmanızı istediğim tek şey, sıralandıracağım bu tavsiyelere uymak.

Almanca öğrenmek için kaynaklar

Öncelikle kaynakları bulmalı ve doğru bir şekilde değerlendirmelisiniz. "kaynak" dediğim şey, bu dili öğrenmenizi sağlayacak bilgileri size aktaracak bilgi merkezidir.

Mesela şu an, bu yazıyı okumakta olduğunuz bu blog sitesi, bir kaynaktır. Ben bu blog sitesini oluşturdum ve sizlere bilgi aktarımında bulunuyorum.

Sizler, hem benim blog sitemi hem de internetteki diğer siteleri de kaynak olarak kullanabilirsiniz. Kaynak kullanım şekli ise önemlidir.

Dil öğrenim sürecini toplamda dört kola ayırabiliriz;
  1. Dilbilgisi
  2. Dinleme - Anlama
  3. Telaffuz (Konuşma)
  4. Yazma
Bulduğunuz ya da yararlandığınız kaynakları bu kollara göre gruplandırmalı ve öğrenme sürecinizi de bu kollara göre yönetmelisiniz.

Kaynaklar nasıl kullanılmalı?

Almanca öğrenmek istiyorum dediniz ve sizlere verdiğim tavsiye doğrultusunda kaynaklar buldunuz diyelim. Peki bu kaynakları nasıl kullanmalısınız.

Şöyle ki; kaynakları dengeli bir şekilde kullanmak önemlidir.

Mesela, en temel dil bilgisi konusuna başladığınızda aynı zamanda en temel seviye (yani A1) kabul görmüş kelimeleri de öğrenmelisiniz.

Bu temel seviye kelimeleri öğrenirken, bir diğer yandan kelimeleri dinlemeli ve aynı şekilde telaffuz etmelisiniz.

Tüm bu çalışmaları yaparken "yazma" pratiği de yapmalısınız.

İşte tüm bu süreci "aynı anda", dengeli bir şekilde sürdürdüğünüzde; yukarıda sıralandırdığım dört koldan yabancı dil öğrenme gereksinimini sağlamış olursunuz. Bu sayede bir dili her yönden kusursuz bir şekilde öğrenmiş olursunuz.

Fakat "süreklilik" son derece önemli bir konudur. Eğer Almanca öğrenmek istiyorum diyorsanız, öğrenme sürecini aksatmadan sürdürmeniz gerekiyor. 

İster bir eğitim kurumunda bu dili öğreniyor olun, isterseniz de evde kendi kendinize öğreniyor olun; eğer süreklilik sağlamazsanız öğreniminiz sekteye uğrar, çok yavaşlar, durma noktasına gelir hatta bir süre sonra ise gerilemeye başlar. Çünkü yabancı dil, tekrar edilmediğinde unutulmaya başlanan bir şeydir.

Akkusativ alan fiiller

Almanca akkusativ alan fiiller ve edatları bilmek, hem cümle kurarken hem de kurulmuş bir cümleyi Türkçeye çevirirken işinize yarayacaktır.


Almanca akkusativ alan fiiller

Aşağıda bu fiillerin listesini bulabilirsiniz.

besuchen : ziyaret etmek
vergessen : unutmak
betreten : girmek
besteigen : tırmanmak
haben : sahip olmak
fragen : sormak
sehen : görmek
treffen : rastlamak
hören : dinlemek
lernen : öğrenmek
kennen : tanımak
loben : övmek
essen : yemek
nehmen : almak
machen : yapmak
schliessen : kapatmak
möchten : istemek
wiederholen : tekrarlamak
küssen : öpmek
zeigen : göstermek
rufen : çağırmak
anrufen : aramak
suchen : aramak
finden : bulmak
kaufen : satın almak
grüssen : selamlamak
tragen : taşımak
öffnen : açmak
verlieren : kaybetmek
gewinnen : kazanmak
lieben : sevmek

Almancada fiillerin çoğu i haline dönüştürücü etkiye sahiptir. Bu nedenle bu fiilleri öğrenmek yerine dativ alan fiiller listesindeki fiilleri öğrenmek daha mantıklıdır çünkü dativ alanlar dışındaki diğer tüm fiiller akkusativ alır (yapar).

Bu fiiller ilgili bilmeniz gereken en önemli şey şu dur; eğer cümlenin yüklemi akkusativ alan fiillerden birisiyse; bu, cümledeki tüm isim türünden kelimelerin akkusativ hale dönüşeceği anlamına gelmez. 

Eğer fiil, kullanıldığı cümledeki isim türünden kelimeyi doğrudan etkiliyorsa dönüşüm meydana gelir eğer doğrudan etkileme durumu söz konusu değilse, dönüşüm gerçekleşmez.

Bu durumu, örnek ile daha net anlayalım.

Fiilimiz "sehen", isim türünden kelimemiz ise“der Tisch” olsun. Bu kelimeleri kullanarak, cümle kuralım;

Ich sehe den Tisch.
(Masayı görüyorum.)

Şimdi bu cümlede şuna dikkat ediyoruz; der > den olmuş, yani dönüşüm gerçekleşmiş. Peki neden? Bunun cevabı için fiile bakıyoruz. Fiil, akkusativ alan fiiller listesinde yer alan fiillerden birisi ve de der Tisch kelimesine doğrudan etki etmiş. İşte bu yüzden dönüşüm meydana gelmiş.

Başka bir örnek;

Der Tisch ist da wo jeder sehen kann.
(Masa, herkesin görebileceği bir yerdedir.)

Bu cümlede ise sehen fiili, der Tisch kelimesini etkilemediği için, kelime yalın halde kalmıştır.

Sonuç olarak; bir cümleyi Türkçeye çevirirken ya da genel olarak incelerken, o cümlede geçen isim soylu kelimenin durumunu, kullanılan fiilin etkileyip etkilememe durumunu göz önünde bulundurmak gerekiyor.

26 Kasım 2021 Cuma

Almanca Tanışma Cümleleri

Almanca tanışma cümleleri örnekleri ile birlikte aşağıda bulabilirsiniz.

Almanca tanışma cümleleri

Almanca Selamlaşma Cümleleri

Almanca tanışma cümleleri denildiği zaman öncelikle selamlaşma cümleleri kast edilir çünkü Almanyaya gidecek olsanız ya da oradaysanız, size en çok lazım olacak cümleler selamlaşma cümleleridir.

Aşağıda bu cümleleri açıklamalı bir şekilde hazırladım.

Hallo, wie geht’s dir?
halo vi gehts diya
(Merhaba, nasılsın?)

Es gehts mir gut
es gehts miya guut
(İyiyim)

Bu cümleler ne zaman kullanılır;
  1. Hemen her gün görüştüğünüz birisini selamlamak için 
  2. Tanımadığınız ama tanışmak istediğiniz birisiyle iletişime geçmek için
  3. Her türlü ortamda, birisiyle konuşmaya bir giriş yapmak için
Hallo! (Merhaba)

Ortam neresi olursa olsun, biriyle tanışmadan, iletişim kurmadan önce ona “merhaba” demeniz gerekiyor tabii ki. Bunu halo diyerek yapıyoruz. Ardından, aşağıdaki durum sorularından birini kullanabilirsiniz;

Wie geht’s dir?
(nasılsın - nasıl gidiyor?)

Bu cümle hem “nasılsın” hem de “nasıl gidiyor” anlamında kullanılabilmektedir.

Vie gehts diya cümlesinin bir diğer alternatifi ise vas is los cümlesidir.

Was ist los?
(naber?)

Dilerseniz yukarıdaki cümleyi de kullanabilirsiniz ama bu cümle daha çok sık sık görüştüğün bir kişiyle kullanabileceğin bir cümledir. İlk kez tanışmakta olduğun birisine karşı kullanman pek uygun düşmeyecektir.

Wie gehts dir ile Wie gehen Sie arasındaki fark


“Wie geht’s dir” cümlesinin resmiyet versiyonu (devlet kurumunda, samimiyetin yeteri kadar olmadığı kişilerde, ortamlarda ve de saygı belirtmek için vs.) “Wie gehen Sie?” cümlesidir. Bu cümle sohbeti başlamak adına kullanılan ilk cümledir.

Es gehts mir gut
(İyiyim)

Birinci cümleyi sorduğunuz kişi büyük ihtimalle yukarıdaki cevabı verecektir. Bu cevabı verdikten sonra, size de büyük ihtimalle nasıl olduğunuzu soracaktır. Siz de “iyiyim” cevabı vermek içim “es gehts mir gut” cümlesini kullanabilirsiniz.

Almanca İsim sorma, İsim söyleme cümleleri

Almanca tanışma cümleleri arasında en önemli cümleler isim sorma ve isim söyleme cümleleridir.

Bir ortamda, bir kişiye adını sormak için vi hayzın zi (kibar, saygı, resmiyet) ya da vi hayst du (samimi bir şekilde) cümlelerinden birisini kullanabilirsiniz.

Yani Almanca isim sormak için kullanabileceğiniz iki cümle var.

1. Wie heissen Sie?
(Adınız nedir?)

Bu soru, karşınızdaki kişi ile resmi bir iletişim kuruyorsanız, tercih etmeniz gereken bir soru şeklidir. Örneğin bir iş görüşmesinde ya da bir kamu kurumunda iletişim kurarken kullanmanız çok daha uygundur.

2. Wie heisst du?
(Adın nedir?)

“vi hayst du” şeklinde okunur. Eğer samimi olduğunuz biriyse yani resmi bir ortam, konuşma vs. amacı yoksa bu şekilde o kişinin adını sorabilirsiniz.

Bu cümle size de soruluyor ya da sorulmuş olabilir. Size sorulmuşsa ya da siz başkasına sorduysanız, %99 ihtimalle aşağıdaki şekilde bir cevap alacaksınız.

Mein name ist ...
mayn name ist ...
(Benim adım ...)

Buradaki üç noktalı yere isim gelir.

Karşınızdaki insanı tanımaya başlamak için sorabileceğiniz en mantıklı soru, adının ne olduğudur. Bu sayede, o kişinin adını öğrenerek direkt olarak adıyla ya da bay/bayan sıfatını kullanarak kendisine seslenmemiz mümkün olur.

Özellikle de yeni bir iş ya da okul ortamındaysanız, güleryüzlü davranmalı, o an müsait olan kişilerle selamlaşarak, adlarını öğrenmelisiniz. Aynı şekilde, onlar sormasa bile siz adınızı söylemelisiniz.

Almancada, adınızı söylemek için kullanabileceğiniz ih hayz ... ya da ih hayse şeklinde telaffuz edilen, başka bir diğer cümle kalıbı da vardır.

Ich heisse ____
Ben ____ olarak adlandırılırım

Ich heisse Fatma
Ben, Fatma olarak adlandırılırım

Mein name ist ... cümlesi ile Ich heisse ... cümleleri arasında anlam bakımından bir fark yoktur. Her ikisi de aynı anlamı verir ve her ikisi de sıkça kullanılır. Bu cümleler arasındaki fark, sadece yapısaldır ama bu yazıda dilbilgisi konularına girmediğim için aradaki yapısal farktan bahsetmeyeceğim. Siz sadece, bu cümleler arasındaki farkın anlam olarak değil; yapı olarak olduğunu bilin, bu yazıda yeterlidir.

Almanca Nerelisin, Nereli olduğunu sormak, nereli olduğunuzu söylemek

Almanca nerelisin, nereli olduğunu sormak ve de Almanca nereli olduğunuzu söylemek için kullanabileceğiniz cümleler

Woher kommst du?
vohe komst du
(Nerelisin?)

Ich komme aus Berlin.
ih kom aus berlin
(Ben Berlinliyim)

Büyüdüğünüz ülkeyi, şehri, mahalleyi ya da nereyi istiyorsanız bu cümleyi kullanarak yapabilirsiniz. Kendinizi nereli olarak tanımlıyorsanız o yeri söyleyebilirsiniz. Kimliğinizde yazan yeri söylemek zorunda değilsiniz.

Ich komme aus Turkei.
(Ben Türkiyeliyim.)

Ich komme aus Mexico.
(Ben Meksikalıyım.)

Almanca nerede yaşadığını sormak, söylemek

Almanca tanışma cümleleri arasında nerede yaşadığınız sorma cümleleri ya da yaşadığın yeri söyleme cümleleri de vardır.

Bu cümleler "wohnen" (ikamet etmek) kelimesi kullanılarak yapılır.

Ich (ben) için "wohne" (voğne),
Du (sen) için "wohnst" (voğnst) şeklini alır.

Buna göre;

wo wohnst du?
(nerede yaşıyorsun?)

Ich wohne in Berlin.
(Berlinde yaşıyorum.)

Gördüğünüz gibi, ilk cümlede "sen" kişisine sorduğumuz için "wohnst", ikinci cümlede ise "ben" kişisi olduğu için "wohne" şeklinde kullanılmıştır.

Almanca meslek sormak, mesleğinizi söylemek

Almanca meslek nasıl sorulur ve mesleğinizi nasıl söyleyebilirsiniz? İşte bunun iki farklı yöntemi var.

1. Was ist dein beruf?
vas ist dayn beğuf
(Mesleğiniz nedir?)

Bu soruya iki şekilde cevap verilebilir;

Mein beruf ist ...
(Benim mesleğim ...)

Ich bin ....)
(Ben ... yım .)

Yukarıdaki boşluğa mesleğin adını yerleştirip de, mesleğinizin ne olduğunu Almanca söylemeniz mümkün.

Almanca meslek sormak için aşağıdaki cümle de kullanılabilir;

Womit verdienst du dein Geld?
(Paranızı nasıl kazanıyorsunuz?)

Tabii bu soruya cevap vermek için, yapılan işi biraz anlatmak gerekiyor.

Ich verdiene mein Geld damit, Leuten Englisch beizubringen.
İnsanlara İngilizce öğreterek geçimimi sağlıyorum.

Almanca Hobilerini sormak, hobilerinizi söylemek


Was sind deine Hobbies?
Hobilerin neler?

Meine Hobbys sind Sport machen, Videospiele spielen, Touren in meiner Stadt machen und in andere Länder reisen.
Hobilerim spor yapmak, video oyunları oynamak, şehrimde tur atmak ve başka ülkelere seyahat etmek.
was machst du generell gerne?
genel olarak ne yapmaktan hoşlanırsın

Ich spiele gerne Videospiele, esse Kuchen, schaue gute Filme, schlafe mit meiner Katze.
Video oyunları oynamayı, pasta yemeyi, güzel filmler izlemeyi, kedimle uyumayı severim.
magst du Sport?
spordan hoşlanır mısın?

Ja, ich mache gerne Sport.
Evet, spor yapmayı severim.
gehst du nachts aus?
geceleri dışarı çıkar mısın

Ich gehe oft nachts aus, um Sterne am Himmel zu beobachten.
Geceleri gökyüzündeki yıldızları izlemek için sık sık dışarı çıkarım.
gehst du gerne im wald spazieren?
ormanda yürümeyi sever misin

Wenn jemand bei mir ist, ja, ich gehe gerne im Wald spazieren.
Yanımda biri varsa evet ormanda yürümeyi severim.

Almanca tanışma cümleleri soru cevap şeklinde yapmaya çalıştım. Umarım size fayda sağlamıştır. Bu cümleleri boş bir zamanımda daha arttıracağım ama şimdilik bu kadar.

3 Eylül 2021 Cuma

Almanca temel basit cümleler (açıklamalı)

Almanca temel basit cümleler sayesinde daha hızlı bir şekilde Almanca öğrenebilirsiniz. Üstelik bu cümleler gündelik hayatta oldukça fazla kullanılmaktadır. 

Almanca temel basit cümleler


Hallo, was ist los?
(Merhaba, naber?)

Bu cümle markette, sokakta, evde hemen her yerde kullanılabilir. Tanıdığınız birisini gördüğünüz zaman selam vermek, hal hatır sormak amacıyla bu cümleyi kullanabilirsiniz.

Okula gittiğinizde okuldaki arkadaşlarınıza, işe gittiğinizde iş arkadaşlarınıza bu cümleyi kurabilirsiniz. Az biraz samimi olduğunuz kim varsa bu cümleyi o kişiye karşı kullanabilirsiniz.

Wie gehts?
(Nasıl gidiyor?)

Yukarıdaki cümle ile kıyaslama yaptığımızda, bu cümlenin biraz daha sorgulayıcı yani detaycı bir cümle olduğunu fark ediyoruz.

İlk cümlede sadece “naber?” diye sormuştuk ama bu cümlede ise belirli bir iş, uğraş ya da konu hakkında daha fazla bilgi talep edici bir soru soruyoruz.

“Wie gehts?” (Nasıl gidiyor?) şeklinde sorduğumuzda, karşımızdaki kişi bize sadece “gut” (iyi) ya da “soso” (idare eder - eh işte) gibi kısa cevaplar vermek yerine muhtemelen birkaç kelimeden oluşan daha uzun cevaplar verecektir.

Mesela bir market çalışanına “wie gehts” diye sorduğunuzda, muhtemelen markette işlerin nasıl gittiğini sorduğunuzu düşünecek ve bu doğrultuda yaptığı iş ile ilgili uzun bir durum analizi cümleleri kuracaktır.

Ich heiße x.
(Adım x)

Almanca basit cümleler arasında bu cümle en temel cümlelerden birisidir. Okullarda Almanca derslerinde öğretilen ilk tanışma cümleleri arasındadır.

Bu cümlenin başka bir versiyonu da var. O da şu şekildedir;

Mein name ist x
(Benim adım x’tir.)

Her iki cümle de aynı anlama ve işlevselliğe sahiptir. Her ikisi de oldukça sık kullanılır. Kısacası, adınızı Almanca söylemek için bu cümlelerden herhangi bir tanesini kullanabilirsiniz. Yapmanız gereken tek şey “x” yazan yere adınızı yerleştirmek.

Ah so!
(He tamam! - Aa öyle mi!)

Almanyadan gelen Türklerin en sık kullandığı ünlem cümlelerinden birisi olan “ah so!”, anlaşılan ya da kabul edilen bir durumun anlaşıldığını ya da kabul edildiğini vurgulamak için kullanılır.

Örnek:

Açelya: Bugün günlerden Pazartesi.
Melis: Ah so!

Bu diyaloğu incelediğimizde Melisin “ah so!” şeklinde bir ünlem ifadesi kullandığını görüyoruz. Buradan anlıyoruz ki Melis o günü ya başka bir gün zannetti ya da günleri karıştırdı vs. ama sonuç olarak o günün Pazartesi olduğunu öğrendi ve öğrendiğini vurgulamak için “ah so!” (hee tamam!) ifadesini kullandı.

Warum denkst du so?
(Neden öyle düşünüyorsun?)

Üst düzey bir Almanca seviyesine sahip olmasanız bile sohbet ettiğiniz bir kişinin bir konuda neden o şekilde düşündüğünü sorgulamak için kullanabileceğiniz son derece basit bir soru cümlesi.

Bu soru cümlesinde “denkst” kelimesine dikkatinizi çekmek istiyorum. Almancada “düşünmek ya da sanmak ile ilgili kurulan tüm cümlelerde bu kelimeyi görebilirsiniz. Çünkü “denken” kelimesinin Türkçe karşılığı “anlamak, sanmak” şeklindedir.

Buna göre birkaç Almanca basit cümleler inceleyelim;

Ich denke.
(Düşünüyorum)
(Sanıyorum)

Bir önceki cümlede “denkst” şeklinde kullanılan kelimenin bu cümlede ise “denke” şekline dönüştüğünü görmekteyiz. Bu durumun sebebini “fiil” türünden olan kelimelerin, kişilere göre değişim göstermesinden kaynaklanmaktadır. Bu aslında uzun ve kafa karıştırıcı bir konu. 

Bu durum, “dilbilgisi kuralları” ile alaklı bir konu olduğundan, bu konuyu başka bir yazıda ayrıntılı bir şekilde ele alacağım ancak şunu söyleyeyim ki Türkçede nasıl ki “anlamak” kelimesi kişilere göre “anlarım, anlarsın…” şeklinde değişkenlik gösteriyorsa, Almancada da aynı durum söz konusudur.

Ich denke so.
(Öyle düşünüyorum.)
(Öyle sanıyorum.)

Gördüğünüz gibi, bir önceki cümleye sadece “so” (öyle) kelimesini ekledik. Bu sayede daha kapsamlı bir anlam elde ettik.

Bu arada “so” kelimesinden bahsetmek istiyorum. “so” kelimesinin geçtiği bir çok Almanca temel cümleler görebilirsiniz. Mesela bu yazıda ele aldığımız “ah so!” ifadesinde de “so” kelimesi geçiyordu.

“so” kelimesinin farklı kullanımları var. Aşağıdaki gibi;

so süß!
(çok tatlı!)

so heiß
(o kadar sıcak ki!)

Gördüğünüz gibi “so” kelimesi birçok anlamda kullanılabilmektedir. En yaygın kullandığı anlamlar ise “öyle, o kadar, çok” anlamlarıdır.

Du denkst so.
(Öyle düşünüyorsun.)

Az önce “Ich denke so” (öyle düşünüyorum) şeklinde bir cümle kurmuştuk. Bu cümle ile o cümle arasındaki tek fark kişi farkıdır.

“Ich” ile başlayan cümlelerde kişi 1. kişidir (ben), “du” ile başlayan cümlelerde ise kişi 2. kişidir (sen) ve daha önce de belirttiğim gibi; Türkçe karşılığı -mek, -mak ile biten kelimeler, cümle içerisinde kişilere göre değişmektedirler. Bu yüzden dolayı “Ich” ile başlayan cümlede “denke”, “du” ile başlayan cümlede “denkst” olmuştur.

Yukarıdaki Almanca basit cümleler için “denken” (düşünmek, sanmak) fiilini kullandık. Şimdi dilerseniz başka bir “-mek, -mak” kelimesi ile Almanca temel cümleler kuralım.

Bu defa kelimemiz “möchten” (istemek) olsun.

Ich möchte..
( istiyorum.)

Du möchtest.)
( istiyorsun.)

Yukarıdaki iki cümleye bakın. Fark ettiniz mi “Ich” ile başlayan cümlede “möchten” kelimesi “möchte” şeklini almış, “du” ile başlayan cümlede ise “möchtest” şeklini almıştır. Tıpkı “denken” kelimesi ile kurduğumuz cümleler gibi!

Şimdi, Türkçede “-mek, -mak” ile biten kelimelerin - ki bu kelimelere fiil denir - Almancadaki kullanım mantığını anladığınızı düşünüyorum.

Şimdi de “schlafen” (uyumak) ile ilgili cümleler kuralım.

Ich schlafe viel.
(Çok uyurum.)

Du schlafst viel.
(Çok uyursun.)

Gördüğünüz gibi aynı mantık ile cümlelerimizi kurmuş olduk.

Şimdi başka bir cümle tipini ele alalım.

Das ist ein Auto.
(Bu bir arabadır.)

Almancada “bu … dır” şeklinde cümleler kurabilmek için bu temel cümle kalıbını kullanırız. 

Das ist ein …
(Bu bir … dır)

Das ist ein problem.
(Bu bir problemdir.)

Das ist ein frau.
(Bu bir kadındır.)

Oldukça basit bir cümle yapısı. Kolayca aklınızda tutabilirsiniz. Sadece birkaç kere kullanmanız yeterli olacaktır. Çevrenizdeki eşyaları bu cümle kalıbını kullanarak söyleyin. Böylece aklınızda kalacaktır ve tüm gün boyunca kullanabileceğiniz bir cümle yapısıdır.

Es freut mich, Sie kennen zu lernen.
(Tanıştığımıza memnun oldum.)

Woher kommst du?
(Nerelisin? - Nereden geliyorsun?)

Bu cümle iki anlamda kullanılmaktadır. Birinci anlam “nerelisin?”, ikinci anlam “nereden geliyorsundur?”. Eğer birisiyle tanışma aşamasındaysanız ve size bu soruyu sorduysa muhtemelen birinci anlamda soruyordur.

Ama mesela evden işe gittiyseniz ve işe biraz geç geldiyseniz. Oradaki kişiler size bu soruyu soruyorsa büyük ihtimalle ikinci anlamda soruyorlardır.

Yani duruma göre hangi anlamda bu soruyu sorduklarını çok rahat anlayabilirsiniz.

Eğer “nereli” olduğunuzu soruyorlarsa cevabınızı “ich bin aus…” cümlesini kullanarak vermelisiniz.

Ich bin aus Spanien.
(İspanyalıyım.)

Eğer “nereden geliyorsun” anlamında soruyorlarsa aşağıdaki cümleyi kullanmalısınız.

Ich komme aus dem Hause.
(Evden geliyorum.)

Gördüğünüz gibi ikinci cümle yapısında “kommen” (gelmek) fiilini kullandık.

Was ist Ihre Aufgabe?
(Ne iş yaparsın?)

Bu sorunun başka versiyonu da aşağıdaki gibidir;

Was ist dein beruf?
(Mesleğin nedir?)

Bu soruya “Ich bin arbeitloss” (işsizim) diyerek cevap verebilir ya da çalışıyorsanız aşağıdaki gibi bir cümle kurabilirsiniz;

Ich arbeite in einer firma.
(Bir firmada çalışıyorum.)

Bu cümle biraz daha ayrıntılı inceleyelim. Böylece yapısını da daha net bir şekilde anlamış olacağız.
arbeten (çalışmak)
arbeite (çalışıyorum)
Ich arbeite (ben çalışıyorum)
in einer firma (bir firmada)

Was machst du gerne in deiner freizeit?
(Boş zamanlarında ne yapmaktan hoşlanırsın?)

In meiner Freizeit lese ich gerne buch.
(Boş zamanlarımda kitap okumaktan hoşlanırım.)

“freizeit” (boşzaman) kelimesi “frei” (boş, özgür) ile “zeit” (zaman) kelimelerinin birleşiminden oluşmuş bir kelimedir.

in freizeit 
(boş zamanda)

meiner freizet 
(boş zamanım)

in meiner freizet
(boş zamanımda)

lesen (okumak)
Ich lese (okurum)
Du liest (okursun)

Ich lese buch
(kitap okurum)

Was ist Ihre Telefonnummer?
(Telefon numaranız nedir?)

ya da “senli - benli hitabet” için aşağıdaki cümleyi kullanabilirsiniz;

Was ist deine Telefonnummer?
(Telefon numaran nedir?)

İlk cümle; yeteri kadar samimiyetin olmaması durumunda ve/veya resmi bir şekilde iletişim kurulurken kullanılır. İkinci cümlesi ise belli bir seviyede samimiyetin sağlanması durumunda kullanılır.

Kann ich kommen?
(Gelebilir miyim?)

Bu cümledeki “gelebilir miyim?” sorusu “izin almak” amacıyla sorulmuş bir soru değildir. Bu soru “gelebilmeyi başarabilir miyim acaba?” anlamında kullanılmış bir sorudur.

“kann, kannst, kannt” kelimelerini gördüğünüz her cümlede bu anlam aklınıza gelmelidir.

Kann ich nach Berlin gehen?
(Berlin’e gidebilir miyim?)

Mesela bu soruda kast edilen şey, kişinin Berline gidebilmesine engel olabilecek şeylerdir. Bu şeyler hava yol şartları ya da kişisel durumlar vs. olabilir. Sonuç olarak kişi kendi kendine tereddüt ediyor “acaba gidebilir miyim?” anlamında bu soruyu soruyor.

İzin almak amacıyla kurulan cümlelerde “kann” değil “darf” kullanılır.

Örnekler;

Kann ich gehen?
(gidebilir miyim?)

Bu cümlede, “gitmek” eyleminin yapılabilirliği konusunda bir endişe - belirsizlik durumu söz konusudur.

Darf ich gehen?
(gidebilir miyim?)

Bu cümlede ise “gitmek” eyleminin yapılabilirliğinde bir sorun yoktur ama birisi ya da birileri tarafından izin verilmesi gerekmektedir.

Haben Sie Facebook?
(Facebook'unuz var mı?)

(Hast du Facebook?)
(Facebookun var mı?)

Bu sorularda “haben, hast” fiili “sahip olmak” anlamında kullanılmaktadır. Almanca basit cümleler kurmak için bu fiili kullanabilirsiniz. Birisine bir şeye sahip olup olmadığını sorabilirsiniz.

Örnekler;

Hast du ein auto?
(Bir araban var mı?)

Ja, Ich habe ein auto.
(Evet, bir arabam var.)

Hast du ein bischen zeit?
(Birazcık zamanın var mı?)

Nein, Ich habe kein zeit.
(Hayır, zamanım yok.)

ya da

Ja, Ich habe zeit für dich.
(Evet, senin için zamanım var.)

Hast du Instagram?
(Instagramın var mı?)

Vielen Dank.
(Çok teşekkürler.)

Es ist mir egal.
(Umrumda değil.)

Es ist wichtig für mich
(O benim için önemlidir)

Das ist mir wichtig.
(Bu benim için önemlidir.)

Es tut mir leid.
(Üzgünüm.)

Was denken Sie?
(Ne düşünüyorsun?)

Was denkst du darüber?
(Bu konu hakkında ne düşünüyorsun?)

Hört sich gut an.
(Kulağa iyi geliyor.)

Diese idee hört sich gut an.
(Bu fikir kulağa iyi geliyor.)

Ich lerne Deutsch.
(Almanca öğreniyorum.)

Lerne Ich Deutsch?
(Almanca öğreniyor muyum?)

Lernst du Deutsch?
(Almanca öğreniyor musun?)

Ich verstehe nicht.
(Anlamıyorum.)

Ich verstehe nicht was du meinst.
(Ne demek istediğini anlamadım.)

ich verstehe nichts.
(Hiçbirşey anlamıyorum.)

Ich verstehe dich ein bisschen.
(Seni birazcık anlıyorum.)

Könntest du das bitte wiederholen?
Lütfen tekrar edebilir misiniz?

Könnten Sie bitte langsamer sprechen?
Lütfen daha yavaş konuşur musunuz?

Das hilft sehr.
Bu çok yardımcı olur.

Was bedeutet es?
O ne demek?

Was bedeutet x?
X ne demek?

Was meinen Sie?
Ne demek istiyorsunuz?

Kannst du mir helfen?
Bana yardımcı olabilir misiniz?

Ich suche nach…
Bakıyorum…

Ich suche nach einer Anstellung
(bir iş arıyorum.)

Wie viel kostet das/das?
(Bunun fiyatı nedir?)

Almanca temel basit cümleler şimdilik bu kadar ama bu konuyu sürekli güncelleyeceğim. Eğer konu ile ilgili sorularınız olursa aşağıdaki yorum kısmından sorabilirsiniz.