3 Eylül 2021 Cuma

Almanca temel basit cümleler (açıklamalı)

Almanca temel basit cümleler sayesinde daha hızlı bir şekilde Almanca öğrenebilirsiniz. Üstelik bu cümleler gündelik hayatta oldukça fazla kullanılmaktadır. 

Almanca temel basit cümleler


Hallo, was ist los?
(Merhaba, naber?)

Bu cümle markette, sokakta, evde hemen her yerde kullanılabilir. Tanıdığınız birisini gördüğünüz zaman selam vermek, hal hatır sormak amacıyla bu cümleyi kullanabilirsiniz.

Okula gittiğinizde okuldaki arkadaşlarınıza, işe gittiğinizde iş arkadaşlarınıza bu cümleyi kurabilirsiniz. Az biraz samimi olduğunuz kim varsa bu cümleyi o kişiye karşı kullanabilirsiniz.

Wie gehts?
(Nasıl gidiyor?)

Yukarıdaki cümle ile kıyaslama yaptığımızda, bu cümlenin biraz daha sorgulayıcı yani detaycı bir cümle olduğunu fark ediyoruz.

İlk cümlede sadece “naber?” diye sormuştuk ama bu cümlede ise belirli bir iş, uğraş ya da konu hakkında daha fazla bilgi talep edici bir soru soruyoruz.

“Wie gehts?” (Nasıl gidiyor?) şeklinde sorduğumuzda, karşımızdaki kişi bize sadece “gut” (iyi) ya da “soso” (idare eder - eh işte) gibi kısa cevaplar vermek yerine muhtemelen birkaç kelimeden oluşan daha uzun cevaplar verecektir.

Mesela bir market çalışanına “wie gehts” diye sorduğunuzda, muhtemelen markette işlerin nasıl gittiğini sorduğunuzu düşünecek ve bu doğrultuda yaptığı iş ile ilgili uzun bir durum analizi cümleleri kuracaktır.

Ich heiße x.
(Adım x)

Almanca basit cümleler arasında bu cümle en temel cümlelerden birisidir. Okullarda Almanca derslerinde öğretilen ilk tanışma cümleleri arasındadır.

Bu cümlenin başka bir versiyonu da var. O da şu şekildedir;

Mein name ist x
(Benim adım x’tir.)

Her iki cümle de aynı anlama ve işlevselliğe sahiptir. Her ikisi de oldukça sık kullanılır. Kısacası, adınızı Almanca söylemek için bu cümlelerden herhangi bir tanesini kullanabilirsiniz. Yapmanız gereken tek şey “x” yazan yere adınızı yerleştirmek.

Ah so!
(He tamam! - Aa öyle mi!)

Almanyadan gelen Türklerin en sık kullandığı ünlem cümlelerinden birisi olan “ah so!”, anlaşılan ya da kabul edilen bir durumun anlaşıldığını ya da kabul edildiğini vurgulamak için kullanılır.

Örnek:

Açelya: Bugün günlerden Pazartesi.
Melis: Ah so!

Bu diyaloğu incelediğimizde Melisin “ah so!” şeklinde bir ünlem ifadesi kullandığını görüyoruz. Buradan anlıyoruz ki Melis o günü ya başka bir gün zannetti ya da günleri karıştırdı vs. ama sonuç olarak o günün Pazartesi olduğunu öğrendi ve öğrendiğini vurgulamak için “ah so!” (hee tamam!) ifadesini kullandı.

Warum denkst du so?
(Neden öyle düşünüyorsun?)

Üst düzey bir Almanca seviyesine sahip olmasanız bile sohbet ettiğiniz bir kişinin bir konuda neden o şekilde düşündüğünü sorgulamak için kullanabileceğiniz son derece basit bir soru cümlesi.

Bu soru cümlesinde “denkst” kelimesine dikkatinizi çekmek istiyorum. Almancada “düşünmek ya da sanmak ile ilgili kurulan tüm cümlelerde bu kelimeyi görebilirsiniz. Çünkü “denken” kelimesinin Türkçe karşılığı “anlamak, sanmak” şeklindedir.

Buna göre birkaç Almanca basit cümleler inceleyelim;

Ich denke.
(Düşünüyorum)
(Sanıyorum)

Bir önceki cümlede “denkst” şeklinde kullanılan kelimenin bu cümlede ise “denke” şekline dönüştüğünü görmekteyiz. Bu durumun sebebini “fiil” türünden olan kelimelerin, kişilere göre değişim göstermesinden kaynaklanmaktadır. Bu aslında uzun ve kafa karıştırıcı bir konu. 

Bu durum, “dilbilgisi kuralları” ile alaklı bir konu olduğundan, bu konuyu başka bir yazıda ayrıntılı bir şekilde ele alacağım ancak şunu söyleyeyim ki Türkçede nasıl ki “anlamak” kelimesi kişilere göre “anlarım, anlarsın…” şeklinde değişkenlik gösteriyorsa, Almancada da aynı durum söz konusudur.

Ich denke so.
(Öyle düşünüyorum.)
(Öyle sanıyorum.)

Gördüğünüz gibi, bir önceki cümleye sadece “so” (öyle) kelimesini ekledik. Bu sayede daha kapsamlı bir anlam elde ettik.

Bu arada “so” kelimesinden bahsetmek istiyorum. “so” kelimesinin geçtiği bir çok Almanca temel cümleler görebilirsiniz. Mesela bu yazıda ele aldığımız “ah so!” ifadesinde de “so” kelimesi geçiyordu.

“so” kelimesinin farklı kullanımları var. Aşağıdaki gibi;

so süß!
(çok tatlı!)

so heiß
(o kadar sıcak ki!)

Gördüğünüz gibi “so” kelimesi birçok anlamda kullanılabilmektedir. En yaygın kullandığı anlamlar ise “öyle, o kadar, çok” anlamlarıdır.

Du denkst so.
(Öyle düşünüyorsun.)

Az önce “Ich denke so” (öyle düşünüyorum) şeklinde bir cümle kurmuştuk. Bu cümle ile o cümle arasındaki tek fark kişi farkıdır.

“Ich” ile başlayan cümlelerde kişi 1. kişidir (ben), “du” ile başlayan cümlelerde ise kişi 2. kişidir (sen) ve daha önce de belirttiğim gibi; Türkçe karşılığı -mek, -mak ile biten kelimeler, cümle içerisinde kişilere göre değişmektedirler. Bu yüzden dolayı “Ich” ile başlayan cümlede “denke”, “du” ile başlayan cümlede “denkst” olmuştur.

Yukarıdaki Almanca basit cümleler için “denken” (düşünmek, sanmak) fiilini kullandık. Şimdi dilerseniz başka bir “-mek, -mak” kelimesi ile Almanca temel cümleler kuralım.

Bu defa kelimemiz “möchten” (istemek) olsun.

Ich möchte..
( istiyorum.)

Du möchtest.)
( istiyorsun.)

Yukarıdaki iki cümleye bakın. Fark ettiniz mi “Ich” ile başlayan cümlede “möchten” kelimesi “möchte” şeklini almış, “du” ile başlayan cümlede ise “möchtest” şeklini almıştır. Tıpkı “denken” kelimesi ile kurduğumuz cümleler gibi!

Şimdi, Türkçede “-mek, -mak” ile biten kelimelerin - ki bu kelimelere fiil denir - Almancadaki kullanım mantığını anladığınızı düşünüyorum.

Şimdi de “schlafen” (uyumak) ile ilgili cümleler kuralım.

Ich schlafe viel.
(Çok uyurum.)

Du schlafst viel.
(Çok uyursun.)

Gördüğünüz gibi aynı mantık ile cümlelerimizi kurmuş olduk.

Şimdi başka bir cümle tipini ele alalım.

Das ist ein Auto.
(Bu bir arabadır.)

Almancada “bu … dır” şeklinde cümleler kurabilmek için bu temel cümle kalıbını kullanırız. 

Das ist ein …
(Bu bir … dır)

Das ist ein problem.
(Bu bir problemdir.)

Das ist ein frau.
(Bu bir kadındır.)

Oldukça basit bir cümle yapısı. Kolayca aklınızda tutabilirsiniz. Sadece birkaç kere kullanmanız yeterli olacaktır. Çevrenizdeki eşyaları bu cümle kalıbını kullanarak söyleyin. Böylece aklınızda kalacaktır ve tüm gün boyunca kullanabileceğiniz bir cümle yapısıdır.

Es freut mich, Sie kennen zu lernen.
(Tanıştığımıza memnun oldum.)

Woher kommst du?
(Nerelisin? - Nereden geliyorsun?)

Bu cümle iki anlamda kullanılmaktadır. Birinci anlam “nerelisin?”, ikinci anlam “nereden geliyorsundur?”. Eğer birisiyle tanışma aşamasındaysanız ve size bu soruyu sorduysa muhtemelen birinci anlamda soruyordur.

Ama mesela evden işe gittiyseniz ve işe biraz geç geldiyseniz. Oradaki kişiler size bu soruyu soruyorsa büyük ihtimalle ikinci anlamda soruyorlardır.

Yani duruma göre hangi anlamda bu soruyu sorduklarını çok rahat anlayabilirsiniz.

Eğer “nereli” olduğunuzu soruyorlarsa cevabınızı “ich bin aus…” cümlesini kullanarak vermelisiniz.

Ich bin aus Spanien.
(İspanyalıyım.)

Eğer “nereden geliyorsun” anlamında soruyorlarsa aşağıdaki cümleyi kullanmalısınız.

Ich komme aus dem Hause.
(Evden geliyorum.)

Gördüğünüz gibi ikinci cümle yapısında “kommen” (gelmek) fiilini kullandık.

Was ist Ihre Aufgabe?
(Ne iş yaparsın?)

Bu sorunun başka versiyonu da aşağıdaki gibidir;

Was ist dein beruf?
(Mesleğin nedir?)

Bu soruya “Ich bin arbeitloss” (işsizim) diyerek cevap verebilir ya da çalışıyorsanız aşağıdaki gibi bir cümle kurabilirsiniz;

Ich arbeite in einer firma.
(Bir firmada çalışıyorum.)

Bu cümle biraz daha ayrıntılı inceleyelim. Böylece yapısını da daha net bir şekilde anlamış olacağız.
arbeten (çalışmak)
arbeite (çalışıyorum)
Ich arbeite (ben çalışıyorum)
in einer firma (bir firmada)

Was machst du gerne in deiner freizeit?
(Boş zamanlarında ne yapmaktan hoşlanırsın?)

In meiner Freizeit lese ich gerne buch.
(Boş zamanlarımda kitap okumaktan hoşlanırım.)

“freizeit” (boşzaman) kelimesi “frei” (boş, özgür) ile “zeit” (zaman) kelimelerinin birleşiminden oluşmuş bir kelimedir.

in freizeit 
(boş zamanda)

meiner freizet 
(boş zamanım)

in meiner freizet
(boş zamanımda)

lesen (okumak)
Ich lese (okurum)
Du liest (okursun)

Ich lese buch
(kitap okurum)

Was ist Ihre Telefonnummer?
(Telefon numaranız nedir?)

ya da “senli - benli hitabet” için aşağıdaki cümleyi kullanabilirsiniz;

Was ist deine Telefonnummer?
(Telefon numaran nedir?)

İlk cümle; yeteri kadar samimiyetin olmaması durumunda ve/veya resmi bir şekilde iletişim kurulurken kullanılır. İkinci cümlesi ise belli bir seviyede samimiyetin sağlanması durumunda kullanılır.

Kann ich kommen?
(Gelebilir miyim?)

Bu cümledeki “gelebilir miyim?” sorusu “izin almak” amacıyla sorulmuş bir soru değildir. Bu soru “gelebilmeyi başarabilir miyim acaba?” anlamında kullanılmış bir sorudur.

“kann, kannst, kannt” kelimelerini gördüğünüz her cümlede bu anlam aklınıza gelmelidir.

Kann ich nach Berlin gehen?
(Berlin’e gidebilir miyim?)

Mesela bu soruda kast edilen şey, kişinin Berline gidebilmesine engel olabilecek şeylerdir. Bu şeyler hava yol şartları ya da kişisel durumlar vs. olabilir. Sonuç olarak kişi kendi kendine tereddüt ediyor “acaba gidebilir miyim?” anlamında bu soruyu soruyor.

İzin almak amacıyla kurulan cümlelerde “kann” değil “darf” kullanılır.

Örnekler;

Kann ich gehen?
(gidebilir miyim?)

Bu cümlede, “gitmek” eyleminin yapılabilirliği konusunda bir endişe - belirsizlik durumu söz konusudur.

Darf ich gehen?
(gidebilir miyim?)

Bu cümlede ise “gitmek” eyleminin yapılabilirliğinde bir sorun yoktur ama birisi ya da birileri tarafından izin verilmesi gerekmektedir.

Haben Sie Facebook?
(Facebook'unuz var mı?)

(Hast du Facebook?)
(Facebookun var mı?)

Bu sorularda “haben, hast” fiili “sahip olmak” anlamında kullanılmaktadır. Almanca basit cümleler kurmak için bu fiili kullanabilirsiniz. Birisine bir şeye sahip olup olmadığını sorabilirsiniz.

Örnekler;

Hast du ein auto?
(Bir araban var mı?)

Ja, Ich habe ein auto.
(Evet, bir arabam var.)

Hast du ein bischen zeit?
(Birazcık zamanın var mı?)

Nein, Ich habe kein zeit.
(Hayır, zamanım yok.)

ya da

Ja, Ich habe zeit für dich.
(Evet, senin için zamanım var.)

Hast du Instagram?
(Instagramın var mı?)

Vielen Dank.
(Çok teşekkürler.)

Es ist mir egal.
(Umrumda değil.)

Es ist wichtig für mich
(O benim için önemlidir)

Das ist mir wichtig.
(Bu benim için önemlidir.)

Es tut mir leid.
(Üzgünüm.)

Was denken Sie?
(Ne düşünüyorsun?)

Was denkst du darüber?
(Bu konu hakkında ne düşünüyorsun?)

Hört sich gut an.
(Kulağa iyi geliyor.)

Diese idee hört sich gut an.
(Bu fikir kulağa iyi geliyor.)

Ich lerne Deutsch.
(Almanca öğreniyorum.)

Lerne Ich Deutsch?
(Almanca öğreniyor muyum?)

Lernst du Deutsch?
(Almanca öğreniyor musun?)

Ich verstehe nicht.
(Anlamıyorum.)

Ich verstehe nicht was du meinst.
(Ne demek istediğini anlamadım.)

ich verstehe nichts.
(Hiçbirşey anlamıyorum.)

Ich verstehe dich ein bisschen.
(Seni birazcık anlıyorum.)

Könntest du das bitte wiederholen?
Lütfen tekrar edebilir misiniz?

Könnten Sie bitte langsamer sprechen?
Lütfen daha yavaş konuşur musunuz?

Das hilft sehr.
Bu çok yardımcı olur.

Was bedeutet es?
O ne demek?

Was bedeutet x?
X ne demek?

Was meinen Sie?
Ne demek istiyorsunuz?

Kannst du mir helfen?
Bana yardımcı olabilir misiniz?

Ich suche nach…
Bakıyorum…

Ich suche nach einer Anstellung
(bir iş arıyorum.)

Wie viel kostet das/das?
(Bunun fiyatı nedir?)

Almanca temel basit cümleler şimdilik bu kadar ama bu konuyu sürekli güncelleyeceğim. Eğer konu ile ilgili sorularınız olursa aşağıdaki yorum kısmından sorabilirsiniz.

0 comments:

Yorum Gönder